16 Mayıs 2011 Pazartesi


HARP
Ön Asya ve Mısır' da çok eski çağlardan beri kullanılan (M.Ö.3000 yıllarından kaldığı sanılan Harp'lar bulunmuştur), bu çalgının ilkel yapımları üstündeki önemli değişiklikler Ortaçağda başladı. Önceleri Ortaçağın üçgen biçimindeki harpları çok beğenildi, fakat diatonik ses dizisi, Rönesans' ın kromatik müziği ile bağdaşmadı. Bunun üzerine, İrlanda ve İtalya' da iki ve üç sıra telli kromatik harplar denendi; Monteverdi (1567-1643) Orfeo operasında (1607) modülasyona elverişli bir harp kullandı. Sonra bu biçime, telleri yarım ses indirecek çengelli bir araç ekledi (1660). Daha sonra, Hochbrücker bu çengelleri, çalgının dibine yerleştirdiği pedallarla çalıştırdı-pedalları çengellere bağlayan sistem sütunun içinden geçiyordu - (1720). Erard, çengel veya payanda sistemi yerine çatal sistemini uygulayarak çalgıda bir yenilik oluşturdu (1811). Bugünkü gelişmesine ondokuzuncu yüzyılda ulaştı.


Harp parmak ucu ile çalınan bir çalgıdır. Aynı zamanda hem ezgi hem de, armoni (çok sesli, akor) çalabilen tek telli çalgıdır. Telleri parmak ucu ile çekilerek çalınır. Harple, kromatik sesler kullanılmaz. Glissando ve eksik yedili akorları çok kullanılır. Kalın tel, pirinçle kaplamalı ipek saçaklı çelikten, orta ve ince ses telleri ise gerilmiş bağırsaktandır. Harpın belli başlı bölümleri şunlardır:

a Dizi seslerinin karşılığı olan yedi pedalın tutturulduğu oluk haznesi
b Çınlama kasası
c Sütun ve konsol.

Harp çalan kimsenin kulağı çok sağlam olmalıdır. Çünkü çalgısını daima akort edecektir, bu bir zorunluluktur. Kolların uzun, parmak uçlarının yağlı ve etli olması aranılacak doğal nitelikler arasındadır. Başparmağın ikinci boğumu da, incelenmeğe değer; arkaya çok eğilip bükülmesi sakıncalı olabilir. Harp, kesinlikle orkestranın bir armoni ve eşlik çalgısıdır. Çok kez partisyonlarda bir harp vardır (iki, üç tane yazıldığına da rastlanmaktadır). Harpın esas görevi; akorlar ve onların oluşturduğu biçimleri çalmaktır. Harp iki elle çalınır. Ancak her el yalnız dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki elin çok açılmamasını sağlar. Harpta akorlar daima arpej biçiminde çalınır (eğer aynen isteniyorsa senza arpeggio yazılmalıdır). Kalın ve orta ses tellerinin ötümü çabuk kesilmez bu nedenle, akor değişikliğinde el kapanarak susturulmalıdır. Harpın bir özelliği de glissando çalışıdır. Dizi glissandoları sesleri karıştırır (kalın ve orta ses tellerinde), bu nedenle ince ses tellerinde (PP) de kullanılır. (F) dizi glissandosu özel bir etki sağlamak için ancak kalın tellerde yapılması gerekir. Glissandolar çabuk yapıldığı ölçüde kuvvetlidir. Harp yumuşak ve şairane rengiyle, her çeşit ayırtılarda (nüanslarda) iyi sonuçlar verir.



KEMAN
Keman ilk olarak 16 yüzyılda Kuzey İtalya'da ortaya çıktı.İlk keman yapımcılarının Rebec, Rönesans Kemanı ve Lira da braccio adlı enstrümanlardan esinlendikleri sanılmaktadır. Enstrümanın akort edilişi dahil olmak üzere hakkında bilgi veren bilinen en eski metin, 1556 yılında Lyon'da Jambe de Fer tarafından yazılmıştır; bu dönemde keman Avrupa'da yayıldı. Ortaçağda İngiltere'de Fiddle, Almanya'da Fiedel İtalya'da Lira da Braci, Fransa'da Viel adlarıyla kullanılan yaylı çalgılar Keman'ın atası sayılır. Lavignac, Keman'ın Türklerin Kemençe'i guz (Oğuz Kemençesinden)alındığını yazar. Keman, dört telli yaylı bir çalgıdır. Keman 4 telli olmadan önce 7 telliydi zaman içinde değişerek şu anki 4 telli halini almıştır. Değiştirilmesinin sebepleri ise görünüşünün kaba ve tutuşununda zor olmasından kaynaklanır. Keman'ın telleri sırayla 7'den 6'ya, 6'dan da 5'e düşmüştür.
Viyola ve viyolonselin de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan çalan üyesidir. Akor sesleri pesten tize sol, re, la, ve mi'dir.
Kemanda perde yoktur. Nota yerleri pesten tize doğru yaklaşık olarak şu şekildedir:
Keman yayına arşe denir. Suuni veya gerçek at kılı ya da ham misina olarak adlandırılan bir madde kullanılır.
Almanca: Geige, Fransızca: Violon, İngilizce: Violin, İtalyanca: Violino dur. Uzunluğu 60 cm'dir. Yayla çalınan telli bir çalgıdır. Notası, ikinci çizgi Sol açkısı ile yazılır. Orkestralarda, genel olarak (Solo, I, II) üç partisi bulunur.Solo ve eşlik görevi verilir (özellikle bir solo çalgıdır). Hiç bir çalgıda olmayan ses rengiyle, çok zengin bir anlatım gücü vardır.
Telleri: Sol, Re, La, Mi olarak akort edilir.


AKUSTİK GİTAR
Görünüş itibariyle klasik gitarı andıran akustik gitarın gövdesi, klasik gitardan biraz daha şişman ve basıktır. Daha dar bir sapa ve çelikten yapılmış tellere sahip olması, akustik gitarın klasik gitarla arasındaki en büyük farktır. Tellerin çelikten olması, akustik gitarın klasik gitardan daha basınçlı gergin bir sapa sahip olmasını ve sesinin klasik gitardan daha sert ve temiz çıkmasını sağlar. Genellikle akustik gitarların en kalın 4 teli sarımlı çelik, diğer 2 teli ise sarımsız çeliktir. Akustik gitarlar genellikle penayla çalınır. Rock, Blues, ve Caz müzik türlerinde çok kullanılan bir gitar türüdür.

TAMBUR
Tamburun eskiden de yayla çalındığına dair 15. yüzyılda Abdülkadir Meragi’den gelme rivayetler varsa da günümüzde bilinen yaylı tanburu ilk olarak 1900'lerin başında Cemil Bey icat etmiştir. Türk müziğinde viyolonselin yanı sıra pest ses verecek bir enstrüman arayışı içinde olan Cemil Bey mızraplı tanburun eşiğine bir kibrit çöpü koyup yükselterek kemençe yayıyla çalmayı denediğinde o zamana dek hiçbir enstrümandan duyulmamış hüzünlü ve duygulu bir ses elde etti. Cemil Bey tanburu yaylı olarak ilk defa Ferik Yanyalı Mustafa Paşa’ya dinletti. Yine bir paşa konağındaki toplantıda ilk kez yaylı tanburunu çaldı ve yeni sazın buğulu ve yumuşak sesi dinleyen herkesi büyüledi.
Tambur, gövdesi iki dizin üstüne sapı yere dik olarak konularak, viyolonsel yayına benzer bir yayla çalınır. Ses alanı iki oktavdır ama bazen orta tel kullanılarak iki buçuk oktava çıkabilir. Türk müziğinde insan sesine en yakın saz olduğu söylenir. Mızraplı tanburun bütün tellerinin eşit yükseklikte olmasına karşın, yaylı tanburun en soldaki iki teli yaklaşık 2 mm yüksektedir. Tek veya çift tel takılabilir. Çift tel takıldığında alt iki tel gövde üzerinde birleştirilip tek tel olarak çalınır. Çoğu tanburda dört çift olmak üzere toplam sekiz tel vardır. Alt tele 0,32-0,36 mm arası teller tercih edilir. Mızraplı tanbura yapılan Bolahenk akorttan daha dik olan Mansur akortla çalınır. En alttaki Yegâh teli diyapazonun Re sesine akortlanır. Transpozedeki orta tel kullanımı hariç, icrada sadece Yegâh teli kullanılır. Diğerleri ahenk telleridir.


KEMENÇE
Kemençe kelimesi, yayla çalınan sazların, Farsça 'yay' anlamındaki keman kelimesinden türemiş ortak adıdır. Arapların rebab dediği bu türe eski Türkler 'oklu' anlamında "ıklığ" diyorlardı ki bütün yaylı sazların en kıdemli atasıdır.
10 ila 15. yy.larda yalnız Arap ve Bizanslıların değil, İranlılarla Türklerin de kullandığı kaynaklardan anlaşılan ve 18. yy. sonlarına kadar Türk musikisinin tek yaylı sazı olan Kemençe'nin yerini, Batının önce Viola d'amore'si (sinekemanı adıyla), sonra da Violino'su (keman) aldı. Ama Laz kemençesi Karadeniz horonları sayesinde, armudi kemençe ise 19. yy. ortalarına doğru girdiği fasıl topluluğu içinde günümüze kadar gelebildi. Aslında karaağaç, karadut, dikenli ardıç, maun veya pelesenk çeşitlerinden birinden 42x16x6 cm ölçüsündeki bir takozun; sadece içi oyulmak, tekne, boyun ve kafa'sına gereken şekil verilmek, kapak, burgu ve tel takılmak suretiyle bu kadar zarif bir sanat şaheseri haline gelebileceğini hayal etmek bile zordur. Kesidi minik bir kayık gibi olan teknenin tabanı 6-10, yanları ise 3 mm.ye kadar oyulup yuvarlak sistireyle tesviye edilir.


BAĞLAMA
Ülkemizde kullanımı en yaygın olan telli bir Türk Halk Çalgısıdır. Yörelere ve ebatlarına göre bu çalgıya, Bağlama, Divan sazı, Bozuk, Çöğür, Kopuz Irızva, Cura, Tambura vb. adlar verilmektedir. Bağlama ailesinin en küçük ve en ince ses veren çalgısı curadır. Curadan biraz daha büyük ve curaya göre bir oktav kalından ses veren çalgı ise tamburadır. Bağlama ailesinin en kalın ses veren çalgısı ise Divan Sazı'dır. Tamburaya göre bir oktav kalından ses verir.
Bağlama; Tekne, Göğüs ve Sap olmak üzere üç ana kısımdan oluşmaktadır. Tekne kısmı genelde dut ağacından yapılmaktadır. Ancak dut ağacının dışında ardıç, kestane, ceviz, gürgen gibi ağaçlardan da yapılmaktadır. Göğüs kısmı ladin ağacından, sap kısmı ise gürgen, ak gürgen veya ardıç ağacından yapılmaktadır.
Bağlama üzerinde ikişerli veya üçerli guruplar halinde üç gurup tel bulunmaktadır. Bu tel gurupları değişik biçimlerde akort edilebilmektedir. Örneğin bağlama düzeni adı verilen akort biçiminde alt gruptaki teller yazılış itibariyle La, orta guruptaki teller Re, üst guruptaki teller ise Mi seslerini vermektedir. Bu akort biçimi dışında Kara Düzeni (Bozuk Düzeni), Misket Düzeni, Müstezat, Abdal Düzeni, Rast Düzeni vb. akort biçimleri de vardır.

MANDOLİN
Mandolin, uta benzeyen telli çalgı dır. Mızrapla çalındığı zaman iyi ses verdiği bilinir ancak modern mandolinlerde genelde pena kullanılmaktadır. Mızrap ile çalınabilmesi mandolini ut ve gitardan ayırır. Dört çift teli olan mandolinin ses düzeni kemandaki gibidir. Kolay öğrenilir olması nedeniyle müzikle yeni tanışanların tercih ettiği bir müzik aletidir. Mandolin ut ailesinin modern üyelerinden birisidir. Mandore, pandurina, ut, terbo, arşilut ve gitar, mandolinin yakın akrabalarındandır. Bunların içerisinde günümüzde en yaygın olanı gitardır.

KABAK KEMANE
Kabak kemane, Türk Halk Müziği'nin telli, yaylı ve deri kapaklı sazlarımızın tek örneğidir. Menşei Orta Asya'ya dayanmaktadır. Kabak kemane, Türkiye’de özellikle Batı Anadolu’da Ege Bölgesi’nde) yaygın olarak kullanılan bir sazdır. Kabak, kabak kemane, rebap (Güneydoğu Anadolu’da rubaba, Hatay yöresinde hegit) ve ıklığ gibi adlar ile bilinmektedir. Orta Asya Türkmenlerinin Gijek adını verdiği ve Azerbaycan halk müziğinde Kemança adıyla kullanılan çalgı da aynı köktendir. Gövdesi kabak veya hindistan cevizi, göğsü deri, iki veya üç telli olan bir halk çalgısıdır. Yörelere ve biçimlerine göre farklılık gösterir. Su kabağı sap kısmından 1/3 oranında kesilir. Bu bölüme tekne adı verilir ve üzeri eskiden tavşan, günümüzde ise yürek zarı ile kaplanır. Tekne çapı yaklaşık 10-15 cm arasındadır. Tekneden sonra sap ve burgular gelir. Gövdenin en alt kısmında, çalgıcının kabak kemaneyi dizine dayayıp çalması için demir çubuk vardır. Bu çubuk aynı zamanda kabak ile sapın birbirini tutmasını da sağlar. Kemane perdesiz bir çalgı olduğu için her türlü kromatik ve komalı ses elde edilebilir. Ses genişliği, 2,5 oktavdır. Kabak kemane geçmişten günümüze kadar otantik görünüşünü korumuş bir halk çalgısıdır. Türkler kemane ve kemençe kültürlerini üç kıta üzerine yaymışlardır. "Iyık" Altaylarda "Yançak komus", Kırgızlarda "Kıl Kıyak", Türkmenlerde "Gıcak" gibi isimlerle anılmıştır. Kabak kemane yapılırken Su kabağı yukarı doğru incelen boğum altından kesilir ve üzerine yürek zarı veya deri geçirilir. Daha sonra kabağa ağaçtan sap (kol) monte edilir. Kemanenin aslı üç telli olup, daha geniş ses elde etmek için daha sonraları dördüncü bir tel ilave edilmiştir. Kabağın çapının büyük veya küçük olması elde edilecek sesin tiz veya pes olması sonucunu doğurur. İki eşik arası (üst ve alt eşik) normal şartlarda 32-33 cm. uzunluğunda olmalıdır. Ancak derinin az veya çok gergin olması bu uzaklığın değişmesinde etkendir. Su kabağının yanı sıra dut ağacından da kemane yapılmaktadır. Şu anda kemanede normal bağlama telleri (çelik ve sırma) kullanılmaktadır. Ancak kemanenin doğal yapısı ile orantılı olarak keman telleri de kullanılabilir. Kemane at kılıfından yapılmış yay ile çalınır. İyi, kaliteli ve gür ses elde etmek için kıllar üzerine reçine sürülür.

ÇELLO
Çello yaylı çalgıların bir türüdür. Viyolensel, yaylı ailesinden dört telli ve bas sesli bir çalgıdır. Bu çalgının atası viola da gamba adı verilen perdeli bir çalgıdır. Viyolensel; keman, viyola ve kontrbas ile aynı ailedendir. Keman ile viyolenselin şekilleri büyük oranda birbirini andırsa da boyutları çok farklıdır. 16. yüzyılda ilk örnekleri Fransa'da ortaya çıkan bu çalgının şekli kadın vücudunu andırır. Başlangıçta beş telli olarak yapılan bu çalgı, önceleri orkestrada bas sesleri desteklemek için kullanılmıştır. Tek başına belirgin bir çalgı olarak ortaya çıkması ise 18. yüzyılda olmuştur. Viyolensel genellikle akustik olarak kullanılan bir enstrümandır. Her mekânda (açık alan, konser salonu, vs) çalınabilir. Karşıdan bakıldığında gövdesinin orta bölümünde bulunan ve el yazısı ile f harfini andıran 2 ses deliği ve eşik (köprü) olarak adlandırılan bir destek bulunur. Yayın tellere teması ile titreşen tellerden çıkan ses, eşik tarafından gövdenin içindeki havayı titreştirerek, içeride dikey olarak bulunan can direğine iletilir ve bu deliklerden geri döner.

UD
Yaylı sazlarda olduğu gibi uzun da bir şekli var. Yapımdan önce malzemeyi seçmek gerekir. Ud teknesi; ceviz, maun, erik, kayısı, akça ağaç, kiraz, ithal ağaçlardan magase, vengi, pelesenk gibi birçok ağaçtan yapılmaktadır. En önemlisi kemanda da olduğu gibi üst tabladır. Seste başarı elde edebilmek için tablanın yani göğsün kaliteli ve çok kuru ladin ağacından yapılması gerekir. Ancak güzel ve yumuşak bir ses elde etmek için tabla kalın olmamalıdır. Çünkü ses molekülleri utun teknesine aksederek tablaya yansıyarak titreşim sağlar. Utta ses tablasının yüzde yetmiş beş önemi vardır, buna uyulduğu takdirde güzel ses almak mümkün olacaktır. Ut tellerinin dört türlü akort şekli vardır ki şunlardır: 1) Geleneksel beş telli utta (inceden kalına); sol-re-la-mi-re; 2) Çağdaş altı telli utta (aynı sırayla): sol-re-la-mi-re-la (Targan bu kalın La’yı çalacağı parçaya göre bazen kalın Sol olarak da kullanmıştır); 3) Bacanos’un yaptığı değişiklik; sol-re-la-mi-si-fa diye; 4) Cinuçen Tanrıkorur’un akort sisteminde sol-re-la-mi-si-en kalın mi.

KONTRABAS
Kontrbas, keman ailesinden, yaylılar grubunun en kalın sesli çalgısıdır. Kontrabasın, özel bir tür çelikten yapılmış dört teli vardır. Yay kullanılarak ya da parmaklar yardımıyla çalınır. Keman ailesinin, en kalın sesli ve en büyük çalgısıdır. Kontrbas keman, viyola ve viyolonselle birlikte oda müziği dörtlüsünü oluşturan çalgı topluluğunun üyesidir. Kimi zaman bu dörtlüye piyano da katılır. Ayrıca senfonik orkestraların, caz, pop ve rock müzik topluluklarının ana çalgılarından biridir. Kontrbas, özellikle caz müziğin vazgeçilmez çalgısı olmuştur. Kontrbas Violone adı verilen bir Rönesans çalgısından türemiştir. 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar bir değişim süreci geçirmiştir. 18. yüzyılın ikinci yarısında bugünkü biçimini almıştır. Çok büyütülmüş bir keman görünümündedir. Boyu 1.95 metre, eni 60 cm olan kontrbas bu boyutları nedeniyle ayakta çalınır. Çalgı, çalınması sırasında dik tutulur.